Hepinizin yeni yılını kutlarım arkadaşlar :) Umarım 2007 herşeyi ile hepimiz için "daha iyi" olur...
29 Aralık 2006
01 Aralık 2006
30 Kasım 2006
27 Kasım 2006
diamonds are forever
casino royale gittik gecen gun, vallahi izledigim en guzel james bond filmi ve james bond'du. yok sean connery en iyi james bond muhabbetini ayip olmasin adamcagiza diye dile getiriyodum hep ama yeni bond adami hayirli olsun. mutlaka izleyin, james bond'un karanlik tarafi biraz, eski james bond filmlerine de hic benzemiyo, kliselerle dalga geciyo hep. two thumbs up! ma, tuma.
22 Kasım 2006
Azmin zaferi!!!!
Arkadaşlar geçen gün bir iş yemeğinde Türkiye'yi ziyarete gelen bir Amerikalı konuşma yaparken bu taxiciden bahsetti ve ben inanamadım... Kendim girdim İnternet'e veeee doğruymuş adamın kendi web sayfası filan var İNANILMAZ... Eğer hepimiz bu kadar kendimize inanıp azimli olursak valla Türkiye kalkınır!
http://www.besttaxidriver.com/
http://www.besttaxidriver.com/
13 Kasım 2006
No comment...
http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/6130218.stm
"The Turkish grand narrative turns to a very large extent on how Great Power imperialism kept hounding and persecuting the Muslim Turks of the Ottoman empire, and eventually the Turkish rump that was left. Then we had to wage this glorious nationalist struggle against them and against plots to partition us. Now, the Armenian genocide, the tragic uprooting, deportation and annihilation is not something that sits well with this narrative of pure victimisation and suffering."
He compares it to a child believing that they were brought by a stork, that their parents couldn't possibly have had sex and calls his theory "the immaculate conception of the nation state."
Bu linke gidip bu yazıyı okuyun bunun basinda da basortusunun yasak olması ve "human rights" ile alakalı bir yazi var gerçekten tek diyebileceğim İRONY....
"The Turkish grand narrative turns to a very large extent on how Great Power imperialism kept hounding and persecuting the Muslim Turks of the Ottoman empire, and eventually the Turkish rump that was left. Then we had to wage this glorious nationalist struggle against them and against plots to partition us. Now, the Armenian genocide, the tragic uprooting, deportation and annihilation is not something that sits well with this narrative of pure victimisation and suffering."
He compares it to a child believing that they were brought by a stork, that their parents couldn't possibly have had sex and calls his theory "the immaculate conception of the nation state."
Bu linke gidip bu yazıyı okuyun bunun basinda da basortusunun yasak olması ve "human rights" ile alakalı bir yazi var gerçekten tek diyebileceğim İRONY....
12 Kasım 2006
transylvania
burda AFI (american film institute) nin film festivali vardi bu hafta, 4 tane filme gittim, bi tane de kisa film gosterimine gittim , ilginc seyler vardi, darren aranofsky (pi, requem for a dream) in yeni filmi the fountain guzeldi bayaa, gitmenizi tavsiye ederim, bi de pan's labyrnth, o da hosuma gitti oldukca, ama en cok transylvania'i begendim, son zamanlarda izledigim en ilginc filmerden biriydi, fransiz filmi, romanya da geciyo, bizim duvara karidaki adam oynuyo. umarim istanbulda oynar, eger oynamazsa kadir selen adalet ablaya bahsedin bence kesinlikle bu filmi getirmeleri lazim. cok guzel goruntuler vardi ve oyunculluk inanilmaz guzeldi, benim cok hosuma gitti.
10 Kasım 2006
09 Kasım 2006
War of the desktops
Soldaki guzelimiz bir imac 20', bir apple gonul vereni olmamdan dolayi kendisi cok sahane gozukuyo, ancak sagdaki guzelimiz de bir capon harikasi Sony. Yani oyle bir makina yapmislarki apple i aratmam ben sana, beni al diyo. Piyangodan para cikarsa hangisini alsam :))) ?
Evet bu konuyu bir Rodondos ici anket yapmak istiyorum. Lutfen comment.
(2 bira cakiim de rahatliim bari)
AB-Türkiye son raund
Meanwhile, Mr Rehn criticised some European politicians who used the crisis over Cyprus to promote their opposition to Turkish membership.
"Those who continue to question Turkey's EU membership goal create a vicious circle," he said stressing that "it is essential that the train remains on track."
Asıl hassas nokta budur. Kıbrıs meselesine çözüm getirilmesi, ekonomik ambargonun kaldırılması, limanların ve hava alanllarının Rum kasimine açılması gibi hadiseler sadece resmin görünen yüzüdür. Türkiyenin Ankara antlaşmasını Rum kesimine uygulaması, işin özünde tren kazası bekleyen ülkeler tarafından istenmemektedir çünkü bur şart AB için temel bir meseledir. AB üyesi herhangi bir ülkeyi fiilen Gümrük Birliğinin dışında tutamazsınız. Rum kesimini tanıyıp tanımamak hikayesi de suni bir hadisedir. AB üyesi olan bir ülkeyi tanımıyorum demek lafı güzaftır.
Türkiye bir an önce Ankara antlaşmasını Rum kesimini de kapsayacak şekilde uygulamalıdır. Dışarıdan gol yemiş gibi gözükebilir ancak önemli olan maçı kazanmaktır. Aksi halde Türkiye maça devam etmek için sahada bile kalamayabilir.
08 Kasım 2006
tuma geldi
hahahah. bensiz blogunuz olucagini saniyorsaniz cok yaniliyosunuz hanimlar ve beyler. herkes iyidir umarim, cok ozledim hepinizi, keske orda olsam da podima gidebilsem, ya da balik filetosu cikarsam ya da parke dosesem ya da cok calisip ofisten cikamasam. cok iyi bir fikir bu blog gercekten, merak etmeyin cok bogmadan katilim saglicam.
07 Kasım 2006
Aydin Dogan Hakkinda (alintidir)
Sevgili dostlar, Turkiye'nin en guclu medya baronlarindan
biri
olan Aydin Dogan hakkinda uzun zamandir yazmayi dusunuyordum. Kismet
buguneymis .
Kelkit'li bir toprak agasinin oglu olan ve cok genc yasta
Istanbul'da zahirecilik ve ecza deposu sahipligiyle is hayatina
baslayan
Aydin Dogan, bugunku yerine nasil y-uükselebildi acaba. Bunun
cevaplari gecmiste gizlidir. Isin gercegi Aydin Dogan'in arkasindaki esas guc
Koc Ailesidir. Vehbi Koc'un rahatlikla kullanabilecegi ve dikkat cekmeden
rakiplerine celme takabilecegi bir ortuye ihtiyaci vardi bunu da
kendisinin otomobil bayilerinden birisi olan Dogan'i once zengin edip sonrada
medya dunyasina sokarak yapti.
Dogan'in zengin edilmesi operasyonu diger otomobil bayilerine
uretim kisitli diye gunde 3 araba gonderilirken Dogan'in bayisine
gunde 300 araba gonderilmesiyle yapildi. Zaten cok buyuk olan arac talebini
Istanbul'da tek karsilayabilen bayi haline getirilen Dogan, kisa
zamanda zenginlesti. Bunun ardindan Milliyet'i o zamanki sahibi Ercument
Karacan'dan almak icin teklif yapti. Bu teklif gazetenin esas gucu
Abdi Ipekci ve ekibi tarafindan reddedildi. Bunun sebebi Abdi Ipekci'nin Dogan'in arkasindaki gucuin kim oldugunu bilmesi ve bunun pesinden neyin gelecegini tahmin etmesiydi. Abdi Ipekci'nin direnisi yuzuinden akamete ugrayan medyayi ele gecirme plani Ipekci'nin daha sonra zavalli bir
delinin ustlendigi son derece profesyonelce bir suikastle ortadan
kaldirilmasiyla gerceklesti. Bugune kadar kendilerini cok solcu gorerek Ipekci
suikastini "her zamanki suphelilere" yamayanlar nedense hicbir zaman bu
suikastten ticari yarar saglayan odaklari goremediler. Ya da gormek istemediler.
Dogan'in Turkiye'nin bir otomotiv uretim ussu olmasini nasil engelledigini bilir misiniz peki Bundan yillar once Japon Mazda firmasi Turkiye'de bir fabrika acmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarimi yapacak ve bir sure sonra uretimi tamamen bize birakacakti. O donemde Koclar tenekeden Italyan arabalarina kus isimleri verip bizlere satmakla mesguldu. Bu proje
icin Halis Toprak secildi. Bir Japon heyeti gerekli gorusmeleri yapmak icin
Turkiye'ye geldi. Bu sirada Dogan'in ekipleri haberi almis ve Japonlarin pesine dusmustu. Turkiye'de Toprak Holding'in Japonlarla fabrika kuracagi haberini hemen Koc'lara yetistirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde
Toprak Holding'in bir firmasi hakkinda vergi yolsuzlugu iddialari basladi ve devlet goreve davet edildi. Piyasaya da birileri Topragin firmasinin zor durumda oldugu haberini yayiyordu. Kisa surede panikleyen musteriler alacaklarini hemen isteyince firma cidden krize girdi ve aninda gorev basina kosan maliye tarafindan el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak
Japonlarla iliskisini kesti ve ayni anda Milliyetin haberleri de duruverdi.
Bizlerde tenekeden yapilma arabalara binmeye devam ettik.Japonlarin ikinci bir girisimi de unlu bir isadamimizin kardesinin oldurulmesiyle kesilmistir, bilenler bilir.
Sayin Dogan'in ulkemize ettigi en buyuk "hizmetlerden" biri de AKP hukumetini basa getirmesidir. Bunun icin Amerika destekli ve birden fazla grubun ortaklasa hareket ettigi bir komplo kuruldu. Komplonun diger faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratilmis, hukumet sallantiya
alinmis ve basbakanin saglik durumu hakkinda halk panige sevk edilmisti. Secim kelimesi kamuoyunun kafasina itinayla yerlestirildi. Fakat suni ekonomik kriz ve ardindan gelen Dervis onlemleri sayesinde bu secimin iktidar partileri icin felaket olacagi gun gibi ortadaydi biraz daha beklenmesi ve halka olanlarin tam olarak aciklanip alinan ekonomik tedbirlerin
etkisinin kamuoyuna yansimasinin saglanmasi gerekiyordu.
Bunu bilen hukumet uyeleri normal secim tarihine kadar beklemeyi uygun gorduler. Normal sartlarda AKP ve Erdogan'in tek basina iktidara gelmesi imkansizdi ama Amerikanin Irak isgali ve Kibris gibi meseleler bekleyemezdi. Amerika ve Avrupa'yla uyumlu bir hukumetin acilen is basina getirilmesi gerekiyordu.
Eger bu saglanamazsa en azindan iktidarýn MHP kanadi tasfiye edilmeliydi cunku DSP icine malum kisiler zaten sizmisti ve gerektigi zaman partiyi yonlendirecek guce sahiptiler.
Tam bu asamada Dogan muthis bir plan kurdu. MHP disindaki bazi partilerin liderleri ve DSP icindeki kligin basi olan Husamettin Ozkan Almanya'ya gazete tesisi acilisi bahanesiyle çagrildi. Plana gore burada MHP'nin dislanacagi ve siyaseten etkisiz hale getirilecegi alternatif
bir hukumet kurulacak veya bu toplantinin verdigi mesajla MHP secime zorlanacakti.
MHP'nin bir ucuncu secenegi yoktu ve her iki secenekte de sonucta kaybedecekti. Hepinizin bildigi gibi bu toplantýian sonra MHP secime gitme karari aldi ve vurusarak cekilme yolunu seçti. Secimlerde Dgðan medyasi onceden hazirlanmis psikolojik harekat planiyla AKP
disindaki tum partileri yipratarak bugunku hukumetin yolunu acti.
Sayin Aydin Dogan'in eski "iyiliklerini" anlattiktan sonra gelelim son iyiligine. Aydin Dogan bu gunlerde de Avrupa Birligiyle ortak olarak Kibris, Amerika ve Israil'le birlikte de Guneydogu Anadolu projesi uzerinde calisiyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Dogan Vakfi
kullanilmakta. Dogan vakfi bu is icin Amerika Washington'da "Hasna"
isimli bir dernek kurdu.
Bu dernegin Internet adresi www.hasna.org. Bu dernegin basinda Nevzer Gulumser Stacey adinda karisik bir sahsiyet bulunuyor. Dernegin ilk amaci Kibris'ta Avrupa Birligi politikasina uygun bir sekilde iki kesimli ve Rum hakimiyetine dayali bir devlet kurmak. Bu amacla her ay onlarca
Kibris Turku gazeteci ve yazar Amerika'ya gonderilerek burada yagli
balli geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii tutuluyorlar. Dernegin cikardigi "Hasna Journal" isimli gazetede her sayisinda Denktas ve Kibrisli Turk milliyetcileri aleyhine turlukaralama ve kufur kampanyalari duzenliyor.
Hasna'nin diger bir ilgi alani da GAP bolgesi. Burada sulama projeleri kapsaminda Israil'le isbirligi icinde "Kibbutz"lar acilmasi ve bolge halkinin kendi kendini yonetmesi kapsamli calismalari var. Dogan vakfinin destek olarak avuc dolusu para verdigi bir diger dernekteTechnology for Peace (Baris icin teknoloji) kurulusu. Internet adresi www.tech4peace.org olan bu kurumun basinda noroloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratiyla iliskili bir Rum bulunmakta. Sayin Dogan'in vakif ve hayir faaliyeti adina giristigi isler ne kadar ilginc degil mi ?!
Sayin Dogan'in ulkemize "gecmiste" yaptigi iyilikler icin 1999 senesinde Devlet ustun hizmet madalyasi aldigini goz onune alirsak. Bu son faaliyetleri icinde Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of Freedom" alacagini da tahmin edebiliriz.
Serdar Kuru
biri
olan Aydin Dogan hakkinda uzun zamandir yazmayi dusunuyordum. Kismet
buguneymis .
Kelkit'li bir toprak agasinin oglu olan ve cok genc yasta
Istanbul'da zahirecilik ve ecza deposu sahipligiyle is hayatina
baslayan
Aydin Dogan, bugunku yerine nasil y-uükselebildi acaba. Bunun
cevaplari gecmiste gizlidir. Isin gercegi Aydin Dogan'in arkasindaki esas guc
Koc Ailesidir. Vehbi Koc'un rahatlikla kullanabilecegi ve dikkat cekmeden
rakiplerine celme takabilecegi bir ortuye ihtiyaci vardi bunu da
kendisinin otomobil bayilerinden birisi olan Dogan'i once zengin edip sonrada
medya dunyasina sokarak yapti.
Dogan'in zengin edilmesi operasyonu diger otomobil bayilerine
uretim kisitli diye gunde 3 araba gonderilirken Dogan'in bayisine
gunde 300 araba gonderilmesiyle yapildi. Zaten cok buyuk olan arac talebini
Istanbul'da tek karsilayabilen bayi haline getirilen Dogan, kisa
zamanda zenginlesti. Bunun ardindan Milliyet'i o zamanki sahibi Ercument
Karacan'dan almak icin teklif yapti. Bu teklif gazetenin esas gucu
Abdi Ipekci ve ekibi tarafindan reddedildi. Bunun sebebi Abdi Ipekci'nin Dogan'in arkasindaki gucuin kim oldugunu bilmesi ve bunun pesinden neyin gelecegini tahmin etmesiydi. Abdi Ipekci'nin direnisi yuzuinden akamete ugrayan medyayi ele gecirme plani Ipekci'nin daha sonra zavalli bir
delinin ustlendigi son derece profesyonelce bir suikastle ortadan
kaldirilmasiyla gerceklesti. Bugune kadar kendilerini cok solcu gorerek Ipekci
suikastini "her zamanki suphelilere" yamayanlar nedense hicbir zaman bu
suikastten ticari yarar saglayan odaklari goremediler. Ya da gormek istemediler.
Dogan'in Turkiye'nin bir otomotiv uretim ussu olmasini nasil engelledigini bilir misiniz peki Bundan yillar once Japon Mazda firmasi Turkiye'de bir fabrika acmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarimi yapacak ve bir sure sonra uretimi tamamen bize birakacakti. O donemde Koclar tenekeden Italyan arabalarina kus isimleri verip bizlere satmakla mesguldu. Bu proje
icin Halis Toprak secildi. Bir Japon heyeti gerekli gorusmeleri yapmak icin
Turkiye'ye geldi. Bu sirada Dogan'in ekipleri haberi almis ve Japonlarin pesine dusmustu. Turkiye'de Toprak Holding'in Japonlarla fabrika kuracagi haberini hemen Koc'lara yetistirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde
Toprak Holding'in bir firmasi hakkinda vergi yolsuzlugu iddialari basladi ve devlet goreve davet edildi. Piyasaya da birileri Topragin firmasinin zor durumda oldugu haberini yayiyordu. Kisa surede panikleyen musteriler alacaklarini hemen isteyince firma cidden krize girdi ve aninda gorev basina kosan maliye tarafindan el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak
Japonlarla iliskisini kesti ve ayni anda Milliyetin haberleri de duruverdi.
Bizlerde tenekeden yapilma arabalara binmeye devam ettik.Japonlarin ikinci bir girisimi de unlu bir isadamimizin kardesinin oldurulmesiyle kesilmistir, bilenler bilir.
Sayin Dogan'in ulkemize ettigi en buyuk "hizmetlerden" biri de AKP hukumetini basa getirmesidir. Bunun icin Amerika destekli ve birden fazla grubun ortaklasa hareket ettigi bir komplo kuruldu. Komplonun diger faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratilmis, hukumet sallantiya
alinmis ve basbakanin saglik durumu hakkinda halk panige sevk edilmisti. Secim kelimesi kamuoyunun kafasina itinayla yerlestirildi. Fakat suni ekonomik kriz ve ardindan gelen Dervis onlemleri sayesinde bu secimin iktidar partileri icin felaket olacagi gun gibi ortadaydi biraz daha beklenmesi ve halka olanlarin tam olarak aciklanip alinan ekonomik tedbirlerin
etkisinin kamuoyuna yansimasinin saglanmasi gerekiyordu.
Bunu bilen hukumet uyeleri normal secim tarihine kadar beklemeyi uygun gorduler. Normal sartlarda AKP ve Erdogan'in tek basina iktidara gelmesi imkansizdi ama Amerikanin Irak isgali ve Kibris gibi meseleler bekleyemezdi. Amerika ve Avrupa'yla uyumlu bir hukumetin acilen is basina getirilmesi gerekiyordu.
Eger bu saglanamazsa en azindan iktidarýn MHP kanadi tasfiye edilmeliydi cunku DSP icine malum kisiler zaten sizmisti ve gerektigi zaman partiyi yonlendirecek guce sahiptiler.
Tam bu asamada Dogan muthis bir plan kurdu. MHP disindaki bazi partilerin liderleri ve DSP icindeki kligin basi olan Husamettin Ozkan Almanya'ya gazete tesisi acilisi bahanesiyle çagrildi. Plana gore burada MHP'nin dislanacagi ve siyaseten etkisiz hale getirilecegi alternatif
bir hukumet kurulacak veya bu toplantinin verdigi mesajla MHP secime zorlanacakti.
MHP'nin bir ucuncu secenegi yoktu ve her iki secenekte de sonucta kaybedecekti. Hepinizin bildigi gibi bu toplantýian sonra MHP secime gitme karari aldi ve vurusarak cekilme yolunu seçti. Secimlerde Dgðan medyasi onceden hazirlanmis psikolojik harekat planiyla AKP
disindaki tum partileri yipratarak bugunku hukumetin yolunu acti.
Sayin Aydin Dogan'in eski "iyiliklerini" anlattiktan sonra gelelim son iyiligine. Aydin Dogan bu gunlerde de Avrupa Birligiyle ortak olarak Kibris, Amerika ve Israil'le birlikte de Guneydogu Anadolu projesi uzerinde calisiyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Dogan Vakfi
kullanilmakta. Dogan vakfi bu is icin Amerika Washington'da "Hasna"
isimli bir dernek kurdu.
Bu dernegin Internet adresi www.hasna.org. Bu dernegin basinda Nevzer Gulumser Stacey adinda karisik bir sahsiyet bulunuyor. Dernegin ilk amaci Kibris'ta Avrupa Birligi politikasina uygun bir sekilde iki kesimli ve Rum hakimiyetine dayali bir devlet kurmak. Bu amacla her ay onlarca
Kibris Turku gazeteci ve yazar Amerika'ya gonderilerek burada yagli
balli geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii tutuluyorlar. Dernegin cikardigi "Hasna Journal" isimli gazetede her sayisinda Denktas ve Kibrisli Turk milliyetcileri aleyhine turlukaralama ve kufur kampanyalari duzenliyor.
Hasna'nin diger bir ilgi alani da GAP bolgesi. Burada sulama projeleri kapsaminda Israil'le isbirligi icinde "Kibbutz"lar acilmasi ve bolge halkinin kendi kendini yonetmesi kapsamli calismalari var. Dogan vakfinin destek olarak avuc dolusu para verdigi bir diger dernekteTechnology for Peace (Baris icin teknoloji) kurulusu. Internet adresi www.tech4peace.org olan bu kurumun basinda noroloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratiyla iliskili bir Rum bulunmakta. Sayin Dogan'in vakif ve hayir faaliyeti adina giristigi isler ne kadar ilginc degil mi ?!
Sayin Dogan'in ulkemize "gecmiste" yaptigi iyilikler icin 1999 senesinde Devlet ustun hizmet madalyasi aldigini goz onune alirsak. Bu son faaliyetleri icinde Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of Freedom" alacagini da tahmin edebiliriz.
Serdar Kuru
05 Kasım 2006
02 Kasım 2006
Hosgeldiniz
Rodondos Evet ben 1-2 gundur bakmiyordum blogumuza ancak yeni katilan arkadaslarda hede-hodo demis birakmislar olmamis gercekten. Email hesabil olmasin arkadaslar, akliniza takilan olaylar, guncel gelismeler vb.. konular post edilsin.
Oyle "ne oluyo burda" falanla gelme mursit onu zaten husnude yapiyosun. Bir balik nasil ayiklanir efendim, ne zaman bastan kokar, denizden kim ciksa yenir falan bunlari anlat.
Bende sizi yakinda son gunlardeki rabita-parke-lamine-laminant arastirmalarimla up to date edecegim.
Oyle "ne oluyo burda" falanla gelme mursit onu zaten husnude yapiyosun. Bir balik nasil ayiklanir efendim, ne zaman bastan kokar, denizden kim ciksa yenir falan bunlari anlat.
Bende sizi yakinda son gunlardeki rabita-parke-lamine-laminant arastirmalarimla up to date edecegim.
01 Kasım 2006
Ya bu blog'a ne oldu?
Ya network bakımı mı ne yapıyorlarmış tam anlamadım!!! Ama gelen giden yok ses çıkarın arkadaşlar! :)
20 Ekim 2006
Competition: Commission statement on Microsoft Vista
MS rekabeti ihlaline iliskin aleyhinde verilen kararlardaki yukumlulukleri yerine getirmedigi icin Avrupa'ya yeni isletim sistemini yakin bir zamanda sokamayacak gibi. Karari kisaca hatirlatmak gerekirse MS, Windows Xp ile birlikte medya oynaticisini bagli halde verdigi ve gerekli kaynak kodlarini rekabet eden firmalarla paylasmadigi icin Avrupa Komisyonu tarafindan 497 milyon Avro para cezasina carptirilmis ve bunu yani sira mevcut durumu duzeltmesi icin bor takim yukumluluklere tabi tutulmustu.
Bu yukumlulukler yerine gelmedigi surece yeni isletim sistemini Avrupa pazarina sokmasi su sartlar altinda zor gozukuyor.
Ne dersiniz Linux ve Unix tabanli MacOSX sizce firsattan yararlanabilecek mi? Bekleyip gorucez...
Komisyonun ilgili memosu icin:
http://ec.europa.eu/rapid/start/cgi/guesten.ksh?p_action.gettxt=gt&doc=MEMO/06/377|0|RAPID&lg=EN
Bayram yemeği & nişan yemeği ye ye şiştik be!
Arkadaşlar yemek için tercihinizi makarna ya da at türü olarak belirtirseniz benim kafamda birakaç yemek var ama karar veremedim :)
Arada Selçuk Bey'i haftaya arayıp menüyü filan söylesek iyi olur bence hem aşağı yukarı indirimli fiyatı da söyler belki. Arada web sayfasından menüye ulaşabiliyorsunuz...
Arada Selçuk Bey'i haftaya arayıp menüyü filan söylesek iyi olur bence hem aşağı yukarı indirimli fiyatı da söyler belki. Arada web sayfasından menüye ulaşabiliyorsunuz...
19 Ekim 2006
Seni çok iyi anlıyorum arkadaşım haklısın.... Duruma göre biz de seni yalnız bırakmayız, günü birlik aktiviteler yaparız akşamları hep beraber oluruz artık bütün gün çalışıp akşamları bize vakit ayırırsın herhalde:) Neyse sen çalış eğer ara vermek istersen sıkılırsan ara bizi öptüm seni seni! He he :) Senin görüşmen kaçta cumartesi günü? Tabi ben diğer herkesin planları nedir bilmem ama.... Ben her öneriye açığım!!!
DYH
Ya arkadaşlar sizinle paylaşmak isterim ben raporumda DYH 5.47 olucak dedim hisse tavan oldu ve 5.75 hatta 5.80 gördü!!!! Yani dünkü alımlar bizden benim raporumdan dolayı (gurur duydum) ama bugün.... İnanılmaz ya biraz tabi ben düşük kaldım ama olucak o kadar ilk raporum diyoruz ve geçiştiriyoruz.
Hoşgeldiniz konuşması
Merhaba arkadaşlar nasıl ama müthiş değil mi???? Evet gerçekten inanılmaz bir insanım!! :) Rodondos ismi ise ben herkeslere sordum ve Sinan Beycim sırt ağrılarından madur bir durumda yatarken aklına geldi. Ben ona rheumon ilacı demiştim ama o inatla rodondo anladığı için aklımıza yalnızca o geldi ve rodondos oldu he he nasıl ama :) Sergi olayları güzel gözüküyor ve Venedik bienali o kadar bahsediliyor ki gitmeyi isterim!! Arada pazar, pazartesi, salı yemek için hangisi size uygundur?
French genocide law a 'bad mistake' says Finnish FM
French genocide law a 'bad mistake' says Finnish FM
17.10.2006 - 08:48 CET | By Helena Spongenberg
EUOBSERVER / BRUSSELS - The French law criminalising the denial of the Armenian genocide during the first world war is a "bad mistake" says the Finnish foreign minister, explaining that historical truths should not be up to politicians to decide.
http://euobserver.com/9/22658
Ancak yorumun devaminda bize de giydirmis.
17.10.2006 - 08:48 CET | By Helena Spongenberg
EUOBSERVER / BRUSSELS - The French law criminalising the denial of the Armenian genocide during the first world war is a "bad mistake" says the Finnish foreign minister, explaining that historical truths should not be up to politicians to decide.
http://euobserver.com/9/22658
Ancak yorumun devaminda bize de giydirmis.
18 Ekim 2006
SuperPengue Strikes Back
Efendim bende simdi cozdum bu blog isini. Hayirli olsun artik gunde 3-5 kerem check edelim. Ben birde bosum ya bu ara surekli enteresan haberlerle update ederim sizleri.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)